
Doğanın uyanma vakti. Fidanlarımız, fidelerimizin ve tohumlarımızın toprakla buluşma zamanı. Ancak, covid-19 dolayısıyla halkımızda endişe hakim. Koronavirüs dolayısıyla bugün tohumlarımızı ve fidelerimizi toprakla buluşturmazsak; yarın kıtlık ve açlık kapıda olur!
Ziraat Mühendisleri Odası; Gıda Mühendisleri Odası gibi yapmadı. Tam da konusu olan bir konuda resmi bir görüş bildirdi. Eğer bugün doğa uyanırken ekimler ve dikimler gerçekleşmezse yarın Kıtlık ve Açlık Kapıda.
“Sağlığımızı korumanın tıbbi yöntemler dışındaki en önemli etkenlerinden ikisi, her insanın temiz ve sağlıklı su ile gıdaya ulaşma hakkıdır. Su ve gıda, günümüzde ve gelecekte dünyadaki en stratejik iki üründür. Bir yandan su kaynaklarımızı korurken, diğer yandan tarımsal üretimimizi artırmamız mutlak bir zorunluluktur.” diyen Ziraat Mühendisleri Odası; Sağlık çalışanlarının özverili çalışmalarını da kutladı.

Tarımsal Gıda Kaynaklarımızda yeterli stok var mı?
Panik Yok! Stokta Yeteri Ürün Var yazımızla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından veriler yazılmış ve yeteri gıda stoğumuzun olduğu söylenmekteydi.
Ancak pazar bunu doğrular nitelikte değil. Süpermarketlerde temel gıda ürünleri ve özellikle makarna müşteri başına 2’şer adetten fazla verilemez olmuş durumda. Bu gibi durumların piyasayı manipüle etmek isteyen art niyeti tüccarlardan da kaynaklandığı bilinmektedir.
Ancak şöyle bir durum var ki; tarımsal ürünlerde dışa bağımlılığımız ne yazık ki yüksek seviyelerde. Bundan dolayı da yakın gelecekte tarımsal ürünlerde yüksek fiyatlarla karşılaşmamız gayet normal.
Ziraat Mühendisleri odası da işte tam bu yüzden basın bildirisi yayınladı.
Covid-19’un yıkıcı etkisi olacak
“2006 yılında çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 21. maddesindeki tarımsal desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın milli gelirin %1’inden az olamayacağı hükmüne rağmen, desteğin milli gelire oranı hiçbir yıl %0,6’nın üzerine çıkmamıştır. ” şeklinde kaleme alınan basın bildirisi aşağıdaki gibi devam ediyor;
“Tarımsal ürünlerde net dışa bağımlı hale gelen ülkemizde, tarım sektörünün ekonomideki ağırlığı her geçen yıl azalmaktadır. Tarımın milli gelire ve istihdama katkısı azalırken, çiftçinin yıllardır devletten alacağı büyümekte, desteklenmeyen çiftçi faizli kredilere başvurmakta, borç batağında tarlasını satmaktadır. Tarımsal örgüt enflasyonunda aslında örgütsüz olan çiftçilerimiz üretimden çekilirken, son yirmi yılda 3,5 milyon hektar işlenebilir tarım arazisini ekmekten vazgeçti. Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)`ye kayıtlı çiftçi sayısı 2003 yılında 2,8 milyon iken günümüzde 2,1 milyona düştü, yaklaşık 700 bin çiftçi son derece yetersiz olan tarım desteğini bile almayı bıraktı. Gerek üretim alanlarının daralması, gerekse çiftçi sayısındaki düşüş, tarımda bir üretim sorunu olduğunu açıkça göstermektedir. Tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının, kırsal alan nüfusunun sürekli düştüğü bu süreçte, en büyük pay aracılara ve sözleşmeli tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük şirketler ile ithalatçı firmalara gitmektedir. Tarımsal girdi fiyatları enflasyonun üstünde olurken, tarımsal ürünlerin tarladaki fiyatı enflasyonun altında, marketteki fiyatı enflasyonun üstünde kalmakta, üreten çiftçi para kazanamamakta, tüketiciler ise pahalı gıda tüketmektedir.
Tarım sektörümüz yıllardır uygulanan yanlı ve yanlış tarım politikaları nedeniyle bu yapısal sorunlarını çözememiş iken, ülkemizi de yoğun olarak etkileyen koronavirüs salgınının sektöre yıkıcı etkilerinin olacağı açıktır.
Bu süreçte; Covid-19 salgınının ülkemize en az zarar vermesi için, 18 Mart 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan “Ekonomik İstikrar Kalkanı”ndaki önlemler arasında tarım sektörüne yer verilmedi. 25 Mart 2020 tarihli ekonomik destek paketinde de tarım sektörü yer almadı.”
Gıda ve Tarımın Önemi Anlaşılmalı
ZMO yaptığı bu basın bildirisinde bir çok çözüm önerisi de sunmuş durumda. Bu çözüm önerileri özetle sürdürülebilir Tarım ve Gıda Politikalarının olması gerekliliği üzerine.
Çiftçilerimizin üretimden kazanamadığı ürünü tüketicinin fahiş fiyattan alıyor olmasına da dem vuran ZMO: ““Tarımsal Üretim Seferberliği”nin sağlıklı işletilebilmesi, çok boyutlu çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve uygulanabilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın öncülüğünde Kamu, Üniversite, Meslek Odaları, Meslek Kuruluşları, ilgili Özel Sektör ve STK’ların temsil edildiği ‘Koronavirüs Tarım Bilim Kurulu’ kurulmalıdır.” diyor.
Bu önemli önerinin yanında bu gün ekilemeyen arazilerinin, bir kaç ay sonra felaket bir duruma neden olacağını savunan ZMO, Tarım seferberliğinin bir an önce başlaması taraftarı.
Güneşin Peşinden Gidin! O sizi ısıtacaktır… |
![]() |
Kaynak: ZMO.org.tr