
Fosil yakıtlar, sera gazları ve daha bir çok etken; Gezegenimizi yaşanamaz hale kendi elimizle getiriyor olduğumuzu gösteriyor. Paris İklim Anlaşmasına göre hedef; küresel sıcaklıkları 1.5 ° ila 2 ° C’nin altında, endüstri öncesi seviyelerin üzerinde tutmak. Tüm fosil yakıtları bugün kullanmayı bıraksak ne olur? Peki ya sera gazları… Tüm bunların kaynağı nedir? Cevap: Gıda Sistemimiz…
UC Santa Barbara ekoloji profesörü David Tilman’a göre, petrol enerji kaynakları resmin sadece bir kısmı. Science dergisinde yayınlanan bir makalede Tilman ve meslektaşları, fosil yakıtların yokluğunda bile kümülatif sera gazı emisyonları yalnızca birkaç on yıl içinde küresel sıcaklıkların iklim değişikliği seviyesini aşmasına neden olabileceğini tahmin ediyorlar.
Kaynak? Gıda sistemimiz.
Küresel gıda talebi ve bununla bağlantılı sera gazları, ne yazık ki hedeflenen 1,5 – 2 ° C sınırını zorlaştıracak bir yörüngede. Dünyanın artan nüfusu ve beslenme düzeni, devasa ve artan miktarlarda karbondioksit, metan ve diğer sera gazları üreten ve atmosfere salan gıda üretimi 1.5 ° C sınırını yaklaşık 2050 yılına kadar aşabilir.
Tilman, bu bulguların özellikle fosil yakıtları kullanmayı bırakmadığımız için endişe verici olduğunu söyledi. Ve 1880’den bu yana küresel sıcaklıkta ortalama 1 ° C’lik bir artışla, küresel ısınmanın deniz seviyesinde yaygın bir yükselme, okyanus asitlenmesi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve bildiğimiz şekliyle yaşamı değiştirecek diğer etkilerle sonuçlanmasından önce yalnızca küçük bir marjımız var.
Tilman, “İki derecelik ısınma sınırını aşmamız için gereken tek şey, sera gazı kullanımını bırakmak ve bir yıl içinde fosil yakıt kullanımını durdurmak” dedi ve “Size garanti ederim, fosil yakıt emisyonlarını bir yıl içinde durdurmayacağız.” şeklinde sözlerini tamamladı
Bilim adamlarına göre, gıda üretiminden kaynaklanan emisyonları azaltmak, gezegeni şu anki durumunda yaşanabilir tutmak için “gerekli olacaktır”.
Çözüm Tohumları
Tilman’a göre tarım, tüm sera gazlarının yaklaşık% 30’unu salıyor. Başlıca kaynaklar arasında ormansızlaşma ve arazi temizliği, aşırı gübre kullanımı ve gazlı hayvancılık yer alıyor . Ama işin korkutucu tarafı bunların tümü küresel nüfus arttıkça artıyor.
Büyük ölçekli modern tarımdan yararlanan ABD gibi “yüksek verimli” ülkelerde, endüstriyel hayvan çiftlikleri ve gübre kullanımı sera gazları salınımına en büyük katkıyı veriyor. Bu arada Tilman, Sahra altı Afrika’daki gibi “düşük verimli” ülkelerde, nüfus artışı ve artan refah, daha fazla gıda talebini, et ve et ürünlerince daha zengin olan daha “kentsel” diyetlere doğru yönelttiğini belirtiyor.
Yiyecek talepleri artıyor, ancak çiftçiler yüksek verime sahip olacak kaynaklara sahip değiller, bu yüzden giderek daha fazla arazi tarıma açılıyor ve ormansızlaştırılıyor.
Gıda Üretimini Durdurma gibi Olanağımız Yok
Yine de, araştırmacılara göre, gıda üretimini durdurma gibi olanağımız yok. Çünkü tarıma ihtiyacımız var. Küresel ısınmanın dünyayı beslemenin kaçınılmaz bir etkisi olması gerekmiyor. Birkaç uygulanabilir gıda sistemi stratejisinin erken ve yaygın bir şekilde benimsenmesiyle, tarımdan kaynaklanan emisyonları, büyüyen bir nüfusu beslerken yüzyılın sonuna kadar 2 ° C sınırını aşmamızı engelleyecek şekilde sınırlamak mümkün.
Et basit yöntem ise sığır eti ve diğer geviş getiren etlere olan talebi de azaltıp, bitki açısından daha zengin diyetlere geçiş. Araştırmacılara göre tahıl tüketiminin de azaltılması; orman ve otlak arazilerin azalmasını sağlayacağı gibi daha fazla tarım daha fazla gübre baskısını da azaltacak.
Araştırmacılar bu noktada herkesin vegan olmasını istemiyor elbette. Kırmızı et tüketiminin yaygın biçimde haftada bire düşürülmesi ve proteinin tavuk veya balık gibi diğer kaynaklardan gelmesi, azalan fosil yakıt kullanımıyla birlikte meyve ve sebzeleri artırarak gezegeni uzun vadede, canlı bir şekilde serin tutmaya yardımcı olabilir.
Başka bir strateji: gübreyi azaltmak.
Geçmiş döneme kıyasla tarımsal verim günümüzde çok fazla. Çünkü 1960’dan bu yana giderek artan gübre kullanımı mevcut. Ancak son araştırmalar, %30 daha az gübre kullanımında da neredeyse aynı verimin elde edileceğini gösteriyor. Çiftçilerin bilinçlendirilmesi ile gübre kullanımı azaltmak mümkün. Bu şekilde çiftçiler daha fazla kazanırken fazla gübre kullanılmadığında ortaya çıkan azot oksit salınımını da önlerler.
Tahminlere göre tüm iklim ısınmasının yaklaşık% 40’ı gübre kaynaklı azot oksitinden gelmekte. Doğru miktarda gübre kullanımı iklim değişikliğine büyük fayda sağlayacak.
Diğer Yöntem: Sağlıklı Seviyelerde Kalori Alımı ve Gıda İsrafını Azaltmak
Araştırmacıların keşfettiği diğer stratejiler arasında küresel kişi başına kalori tüketimini sağlıklı seviyelere ayarlamak; daha fazla arazi temizleme baskısını azaltabileceği durumlarda talebi karşılamaya yardımcı olmak için verimi artırmak; ve gıda israfını yarı yarıya azaltmak.
Tilman ve ekibi fazla gıda kullanımını ve kalorileri %50 azaltmayı ne kadar erken uygularsak küresel zenginliğimize o kadar erken kavuşabiliriz. Zararın neresinden dönersek kar: küresel ısınmayı engellemek için daha fazla beklemenin ise hiç bir faydası yok.
Kaynaklar
ScienceDaily.com
Uscb.com
Dergi referansı
Michael A. Clark, Nina G. G. Domingo, Kimberly Colgan, Sumil K. Thakrar, David Tilman, John Lynch, Inês L. Azevedo, Jason D. Hill. Global food system emissions could preclude achieving the 1.5° and 2°C climate change targets. Science, 2020 DOI: 10.1126/science.aba7357